Translate

Sayfalar

26 Ocak 2011 Çarşamba

Hint Sanatının Özellikleri Nelerdir?

Hint sanatının en gelişmiş kolu mimarlıktır.Çok süslü yapılar, Hint mimarlığının karakteristiklerini açık seçik belirtir. Başka türlü söylemek gerekirse, Hint mimarlığında belirgin özellik aşırı ölçüde süslü bir üsluptur. Ancak bu aşırı süslü üslubun asla bayağılık ölçüsüne varmadığını da belirtelim. Kilden ve ağaçtan yapılan ilk yapılar ortada kalmadığı için, çok eski Hint mimarlığının örnekleri konusunda bir şey söyleyemiyoruz. Hint mimarlığında ve resiminde dini konular esastır. Budizmin yayılması,eski Hint mimarlığının karakteristik örneklerini günümüze ulaştıran tapınakların yaygın ölücüde yapılmasına yol açmıştı. Gerçek anlamıyla büyük ve üstün mimarlık değeri taşıyan tapınakların yapılması dönemi 6. yüzyıldır. Heykelcilik ve kabartma işleri,bu tapınakların yapımında Hint mimarlığına güçlü bir bağlantıyla yardımcı unsur niteliğindeki diğer sanat dallarıdır .Hint mimarlığında İslam etkisinin görülmesi 11.yüzyılda başlar. İran ve Hint işçiliğiyle kaynaşan Türk üslubu, eşi benzeri zor bulunan mimarlık eserlerinin gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır.Tac Mahal türbesi, Hindistan'da Türk mimarlığının en seçkin örneklerinden biridir. Hint heykelcilik eserlerinde de temel unsur dindir.Dolayısıyla bu heykeller ilk bakışta kaba izlenimi verebilir. Oysa bu izlenim, heykellerde gözetilen kitle sadeliğinin sonucudur. Hint heykellerinin çoğu taş ve tunçtan yapılmıştır.

Müziğe gelince, Hint müziği batılılar için çok değişik bir müzik türüdür. Bildiğimiz anlamda armoniden yoksun Hint müziği sadece ritimler ve melodilerle örülmüştür. Birlikte çalınan müzik aletleri daima-yeknesak sayılacak ölçüde aynı sesi verir.

Tunç Çağının Gizemli Kadınları

İP



Bir süre önce, günümüzden 5 bin yıl öncesinin besleyen, doğuran, üreyen, kutsal, küçük kadınlarının davetine kayıtsız kalamamıştım. Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’ne, göreceklerim karşısında nasıl büyüleneceğimi kurgulayarak gittim.. Çünkü Ana Tanrıça benim için önemliydi.. Çatalhöyük ile ilgili ilk gördüğüm resim ortaokul yıllarıma dayanır ki; bu resim iri göğüslü, şişman bir kadındı.. O zaman ki aklımla ne düşündüğümü hatırlayamıyorum ama şu an çok şey ifade ediyor bana o resimdeki Ana Tanrıça..



Sonra Efes Artemis’iyle tanıştım.. Bol göğüslü olarak yontulmuş bu Artemis, hemen bolluğu ve bereketi gözler önüne seriyordu. Zaten Ana Tanrıça denilince akla doğurganlık, çoğalma gelir. Peki, bu iki karakter arasındaki zamanda Ana Tanrıça kültü kesintiye mi uğramıştı? Tabi ki hayır.. Bu sergi aradaki boşluğu kısmen kapatan bir belgeseldi benim için..


Ebru Sanatı Tanımı ve Çeşitleri

Ebru kelimesi farsça bulut anlamına gelen "Ebr" den gelir. Türkçe olarak: su üzerine resim yapmak diyebiliriz. Geniş ağızlı bir kap içerisinde belli ölçülerde hazırlanan "kitre" (Çalıdan çıkarılan bir tür zamk) su karışımı üzerine serilen özel toz boyaların, "biz" adı verilen ince bir çubukla şekillendirilmesi ile hazırlanan ebru deseni, üzerine yatırılan kâğıda aktarılır.

Kâğıdın ebru uygulamasına uygun olması ve sıvı üzerine yatırıp kaldırılması sırasında dikkatli olunması gerekir.

Ebru ustası, fırçalarını gül dalı ve atkuyruğundan kendisi yapar ve çoğunlukla geleneksel desenleri kullandığı kompozisyonlar üzerinde çalışır. Eğer kendisi bir desen geliştirir ve bu kabul görürse bu desen o ustanın adını alır.

Bu şekilse ortaya çıkan ebru desenlerine örnek olarak barut ebrusu (Hikmet Barutçugil), Necmettin ebrusu (Necmettin Okyay) sayılabilir.

Akkase Ebru, Ebrulu Akkase, Battal Ebru, Somaki Ebru, Hafif Ebru, Taraklı Ebru, Gelgit Ebru, Tarz-ı Kadim Battal Ebru, Yazılı Ebru diğer ebru çeşitleridir.

Çeşitleri ;

Tim Burton’ın harikalar diyarı

Dünya edebiyatının en ünlü eserlerinden ‘Alice Harikalar Diyarında’ Tim Burton tarafından sinemaya aktarılıyor. Johnny Depp’in başrolde olduğu filmin çekimleri tüm hızıyla sürüyor.





Tim Burton, daha önce televizyona ve sahnelere defalarca uyarlanan, sinema tarihindeki birçok filmin esinlendiği Lewis Carroll’ın ünlü romanı ‘Alice Harikalar Diyarında’yı sinemaya uyarlıyor. Çekimleri tüm hızıyla süren film 10 Mart 2010’da gösterime girecek.

Figüratif Sanat

Resim ve heykel sanatlarında, yalnızca gerçek varlık ve nesnelere gönderme yapan betileri kullanan sanat anlayışı. Soyut yada nonfigüratif sanata karşıt bir yönelimdir.

NON-FİGÜRATİF SANAT.(İng. Non-figurative art). Resmin yüzeyindeki biçimlerde figürsüz ifadeyi gerçekleştiren, doğa görüntülerine bağlı olmayan sanat akımıdır. 20. yüzyılda ortaya çıkan müzik ve görsel sanatlarda yaygın olarak kullanım alanı bulan soyut sanat, non-figüratif, abstre, non-objektif isimlerle de ifade edilir. Resimde, renklerin her hangi bir şeyi yansıtmaksızın, coşkusal bir çekicilik uyandırarak, hareketli ya da duran, çizgisel ya da biçimsel etkileri üzerinde durarak çalışılmasını gerçekleştirmiştir. Soyut resim, doğada olmayan biçimler, renk ve lekelerle yapılan bir çeşit çalışmadır. Renkler ve ışık kullanılarak kompozisyonlar oluşturulur. İlk Soyut Resmin kurucusu Kandinsky’dir. Eşya, doğa ve canlıların görünüşlerinden faydalanmayı reddedip, resimde renk, çizgi ve düzlemleri düzenleyerek bunlarla heyecan verici kompozisyonlara ulaşmayı amaçlayan soyut sanatı ilk ortaya atan, 1910 yılında ilk eserini veren Kandinsky olmuştur. Soyut sanat ile non-figüratif sanatı birbirinden ayrı tutmak sorun olmuştur. Bu sanatın başlangıcı doğadandır, sonu ise doğadan tamamen uzaklaşmıştır. Oysa nonfigüratifte, başlangıçtan itibaren, doğaya bağlı olmadan bir çalışma söz konusudur ve bu çalışmada, dünyadaki nesneler değil, renklerin, çizgilerin biçim düzenleri ifade edilir.

YENİ FİGÜRASYON EĞİLİMİ