Translate

Sayfalar

22 Kasım 2010 Pazartesi

Haftanın Sanat Programı 22 kasım- 29 Kasım

Akbank Sanat Beyoğlu'nda cuma günü saat 19.00’da "Filmlerdeki Fotoğraflar Söyleşisi" başlıklı söyleşi gerçekleşecek.
Opera Bale

■ ‘Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi’nde yarın, perşembe saat 20.00’de “Concerto Barocco/ Creatures/ Mi Favorita” adlı bale, cumartesi saat 16.00’da “Figaro’nun Düğünü” adlı opera sahnelenecek. (0216 346 15 31)

■ ‘İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu’nda cuma, cumartesi, pazar saat 20.00’de, cumartesi günü ayrıca saat 15.00’de “La Scala Pink Floyd Balesi” sahnelenecek. (0212 296 30 55)

Gösteri Söyleşi

■ ‘Pera Palas’ta perşembe günü saat 17.00’de “Mario Levi: İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” başlıklı buluşma gerçekleşecek. (0212 377 40 00)

■ ‘Akbank Sanat Beyoğlu’nda cuma günü saat 19.00’da “Filmlerdeki Fotoğraflar Söyleşisi” başlıklı söyleşi gerçekleşecek. (0212 252 35 00-01)


6 Kasım 2010 Cumartesi

Karagöz Oyunları

Hamam

Operanın Tarihçesi




Opera sanatının anayurdu İtalya’dır. Rönesans’ın başlıca merkezlerinden biri olan Floransa, çağımız müzikli sahne eserlerinin de beşiği sayılır. Incelemelerden, opera fikrinin bu şehirdeki bazı müzikçi ve şairlerin birleşerek eski Yunan oyunlarına benzer eserler yazmak istemelerinden doğduğu anlaşılıyor. Örnek olarak “Yunan Trajedisi” alınınca eşlik edecek müziğin nasıl olacağı problemi tartışmalara yol açmış, mısraları Renuccini tarafından yazılan ve Peri tarafından 1594 de bestelenen “Dafne” adlı ilk opera sanat çevrelerinde büyük heyecan uyandırmıştı. Böyle bir verimde, sarayını operanın ilk yaratıcılarına açıp onları destekleyen sanatsever Vernio Kontu Giovanni Bardi’nin rolü ve hizmeti büyüktür. Peri 1600 yılında “Euridice” adlı bir opera daha yazmıştır. Her iki verimi de basit şarkılarla donanmış ilkel opera örnekleridir. Operada ilk gelişimi Monteverdi’de görüyoruz. 1607 yılında bestelediği “Orfeo” adlı operasıyla orkestrayı birinci plana almış, ses türlerini zenginleştirmiştir. Gagliani ve Rossi gibi bestecilerle koro, resitatif ve gelişmiş arya türleri doğmuş, 1637′de Venedik’te ilk opera binasının açılmasıyla sanatın merkezi Floransa’dan bu şehre geçmiştir.

Yaratıcılıktaki Engeller

1. Çok meşgul olmak ve problemlerle çok haşır neşir olmak.
2. Çatışan hedeflere ve amaçlara sahip olmak.
3. Dinlenebilmek için yeteri kadar zaman ayıramamak.
4. Eleştirilme korkusu.
5. Kendine güven eksikliği
6. Ruhsal durum.
7. Duyguları beslemeyen steril bir çevre.
8. Çabuk sonuç üretme talepleri ve ihtiyacı
9. Bilgi toplamayı veya iletişim kurmayı engelleyen katı kurallar veya engeller.
10. Kırıcı sözler.
11. Popüler kültürle fazla haşır neşir olmak.
12. Stres
13. Rutinleşme.
14. İnançlar.
15. Ego.
16. Korkular.
17. Kendini eleştirme ve negatif düşünce.

Yaratıcılığı Engelleyen Olaylarla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

1. Düşünce zamanı ve alanı oluşturmak.
a. Müzik dinlemek.
b. Sabahları koşmak.
c. Yoga.
d. Meditasyon.

2. Çocukların oyunlarıyla haşır neşir olmak.
a. Yaratıcı düşünceye yardımcı olan oyuncaklar.
b. Çizimler.
c. Konuşma ve soru sorma.
d. Entelektüel düşünceye yardım edecek ve yaratıcı çözümler oluşturmayı sağlayacak oyunlar.

Operada Çıplak Venüs

Operada Çıplak Venüs



Beyazperdede Harry Potter rolüyle ünlenen Daniel Radcliffe’in Equus adlı oyunda çırılçıplak görünmesinin yarattığı tartışmalar daha sona ermemişken bu kez de sanatın en yüksek ve seçkin kademesi olarak nitelendirilen opera sahnesi bir “çıplak Venüs” ile tanıştı.
İngiltere’deki Kraliyet Operası’nda sahnelenen, George Frideric Handel’in Orlando adlı operasında, Venüs rolündeki Suzanne McNaughton, göğüslerini tamamen açıkta bırakacak şekilde üstsüz olarak sahneye çıktı.
Entelektüel düzeyi yüksek ve izlenmesi bile belli bir birikim gerektiren opera gibi bir sanat dalında böyle bir sahneye alışkın olmayan seyirciler önce küçük bir şok yaşadı.
Suzanne McNaughton’ın beklenmedik biçimde üstsüz olarak sahnede görünmesi yeni bir tartışmayı da başlattı.

Mamma Mia Müzikali - Mamma Mia Müzikali'nden sahneler

Dünyanın en neşeli, en eğlenceli, en coşkulu müzikali, tüm görkemiyle 7, 8, 9, 11 ve 12 Ekim tarihlerinde İstanbul Gösteri Merkezi’nde (eski Mydonose Showland) sahne alacak.

Masmavi bir Akdeniz hikayesini sahneye taşıyan müzikal, düğün hazırlığı yapan bir genç kızın babasını bulma hikayesini anlatıyor.




Dramatik Sanatlarda - Bale Dansçısı




Bale Dansçısı



Tanımı

Bale dansçısı, bir öyküde rolünü üstlendiği karakterin duygu ve düşüncelerini müzik eşliğinde vücut hareketleri ile sahnede canlandırabilme bilgi ve becerisine sahip kişidir.

Görevler


* Sahnede canlandırılacak öyküyü okumak,
* Rolünü canlandıracağı kişinin duygu ve düşüncelerini özümlemek,
* Yapacağı hareketlerin figürlerini öğrenme ve bunu egzersizlerle geliştirmek,
* Ekip halindeki prova çalışmalarına katılmak,
* Gösteri günü vaktinde gelerek kostümünü giyme ve makyajını yaptırmak,
* Sırası geldiğinde sahneye çıkma ve figürlerini, müzik eşliğinde, ayak parmakları üzerinde zarif hareketlerle dans ederek yapmak,
* Hareketlerinin müzikle ve diğer oyuncuların hareketleri ile uyumlu olmasına çalışmak,
* Gösteri bitince, diğer oyuncularla birlikte seyircileri selamlamak,
* Sahnede tek başına, bir eşle veya dans grubunun üyesi olarak figürlerini sergilemektir.

Dramatik Sanatlarda - Halk Oyunları Yorumcusu

Halk Oyunları Yorumcusu



Tanımı

Türk halk oyunları'nın daha kolay anlaşılmasını, öğrenilmesini, eğitimini ve yayılmasını sağlamak için temel teknik ve metotlarını bilen, geliştiren nitelikli kişidir.

Görevleri

Sahne ve Gösteri Sanatları Yöneticisi ve Mesleklerde Aranan Kriterler

Sahne ve Gösteri Sanatları Yöneticisi

Tanımı

Sahne ve gösteri sanatları yönetimi; tiyatro, opera, sinema, televizyon gibi kültür ve eğlence alanlarındaki etkinlikleri planlama, uygulama bilgi ve becerisine sahip kişidir.

Görevleri

* Düzenlenecek sahne ve gösteri için program hazırlamak,
* Program için gereken mekânı, malzemeyi, programda rol alacak sanatçıları ve diğer görevlileri belirlemek,
* Gerektiğinde programı fikir veya para yönünden destekleyecek kuruluşlar bulmak,
* Programın başarılı bir biçimde yürütülmesi için çalışmaları denetlemektir.



Sinema ve Televizyon Sanatçısı

Tanımı

Sinema ve televizyon programı, sinema ve televizyon sanatı ile bu alanlarda kullanılan tekniklere ilişkin konularda gerekli bilgi ve beceriye sahip kişidir.

Görevleri

* Sinema ve Televizyon alanındaki teknikleri uygulamak
* Eğitim aldığı ana sanat dalına göre çalıştığı sektörde uygulama yapmak. (Film, görüntü yönetmenliği yapmak, senaryo yazmak, ışıkçılık yapmak vb.)

Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Tanımı

Tiyatro kültürünü araştırma, oyun eleştirme ve tiyatroya farklı yaklaşımlar sunma, tiyatro metinlerini inceleme ve bunların sahnelenmesini sağlama konusunda gerekli bilgi ve beceriye sahip nitelikli kişidir.

Görevleri

* Oyunu okumak, sahnelenmek üzere oyun seçmek,
* Oyunları çözümsel olarak inceleme, irdeleme, çevirme,
* Oyunların anlamını açığa kavuşturacak raporlar hazırlamak,
* Oyunun yorumunu saptamak,
* Oyunun sahneye koyucusu ve sahne tasarımcısıyla işbirliği içinde oyunu sahneye koyup hazırlamak,
* Rol dağılımında, yardımcı malzeme sağlamada, metin çözümünde oyunun gerçekleşmesine danışmanlık yapmaktır.

Notre Dame De Paris Müzikali

Notre Dame de Paris, ilki 18 Eylül1998'de, Paris'te bulunan Paris Kongre Sarayı'nda oynanan bir müzikaldir. Victor Hugo'nun aynı adlı romanından esinlenerek oluşturulan müzikalin sözlerini Luc Plamondon, bestelerini Richard Cocciante yapmıştır.
Fransa, Belçika, İsviçre ve Kanada gibi Fransızcanın anadil ve/veya yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin önemli şehirlerinde sahnelendikten sonra orijinal müzikalden daha kısa olan bir ingilizce versiyonu 2000 yılından itibaren Amerika, Las Vegas'ta ve tam İngilizce verisyonu da Londra'da oynanmış olup müzikalin dünya çapında tanınıp sevilmesine vesile olmuştur. Çok büyük bir başarı yakalamış ve bir çok kere sahnelenmiştir.
Sahnelendiği diller arasında Fransızca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Rusça gibi diller mevcuttur. Fransızca versiyonunun Paris Kongre Sarayı'nda, İtalyanca versiyonunun Verona Arenası'nda, Rusça versiyonunun

Dramaturgi (Eser İnceleme)

Türk tiyatrosunun tarihçesine bakıldığında dramaturg sözcüğünün tiyatro terimleri arasında uzun zamandır yer aldığı görülür. İlk kez Ankara Devlet Tiyatrosunda dramaturg adı altında görev yapan kişilerin çalışma alanları, tiyatroya gönderilen oyunları okumak ve bunlarla ilgili raporlar düzenlemekle sınırlanmıştır. Daha sonraları dramaturgun işlevi ödenekli tiyatrolarda aynı kalmakla birlikte, bir kavram olarak tartışma konusu olmuş genelde, pek etkinlik göstermese de, kendi dar çevresinde yavaş yavaş varlığını duyurmuştur. 1990′ lara gelindiğinde ise dramaturgluktan daha çok konuşulur olmuştur ama onu herkes kendine göre tanımlamaktadır ve ne yazık ki yapılanlar soyut tartışmadan öteye gidememektedir.

Metinden Sahneye Dramaturg Çalışması

Okuduğu yapıtı beğenen ve onun sahnelenmesini dileyen dramaturgun yaptığı ilk iş, metnin bir kopyasını yönetmene, öteki dramaturglara, çevre tasarımcılarına, bestecilere ve bunların yardımcılarına ve başrolleri oynayabilecek oyunculara dağıtmaktır. Herkes oyunu okuduktan sonra, sözkonusu kişilerden oluşan kurul toplanır ve metin üstünde tartışılır. Yapıtın
sahnelenmesi kurulca onaylandığında dramaturg her üyeden, genel anlamı ortaya çıkaracak biçimde, oyunu incelemesini ve sinopsisle birlikte ona yazılı olarak iletmesini ister. Amaç, metinde dikkat çeken noktaların gelecek toplantıda yeniden 'tartışılmasıdır, kimi zaman da, sahne aşamasında metinde yapılacak değişikliklerin.